– Dr. Ali ÖZCAN –
İlkokulda öğrenmiştik isimden sonra gelen Hanım ve Bey gibi kelimelerin ilk harflerinin büyük yazılacağını. Sanırım ilkokulu bitirmeden üniversiteden mezun olmuş olan birçok çalışan ne bu sıfatların doğru yazımını biliyorlar ne de konuşma dilinde doğru kullanımını. Bundan 6 yıl önce üniversitedeki kariyerime ara vermeme vesile olan bir işletmede yöneticilik yaparken aracın anahtarını güvenliğe verdiğimde hal hatırını da sormak için 1-2 dakika ayaküstü sohbet etmiştik güvenlikteki arkadaş ile. Bunu gören şirket sahibi ne konuşuyorsun diye sordu meraktan. Ben de Ahmet Bey’in hal hatırını sordum dedim kibarca. O Bey değil Ahmet karşılığı ile terslenmemi hiç unutamam. Şirket sahibi, güvenlikteki arkadaşın Bey olmadığını söylüyordu bana. 7 yıl üniversitede herkese Hocam dedikten sonra özel sektörde yeni sıfatlara alışmam zaman alacak derken birden bazı insanların sıfatsız olduğunu görüyordum. Hoş gelmemiştim özel sektöre…
Yıllarca hizmet verdiğim işletmelerde de bu ve benzer durumlar ile sık sık karşılaştım. Bazı çalışanlar Ali, bazı çalışanlar Ali Bey’di. Bazı çalışanlar Emel, bazı çalışanlar Emel Hanım’dı. Peki, bu ayrım neye göre yapılıyordu, kimler kimlere Bey veya Hanım diyorlar kimler de sadece ismi ile hitap etmeyi doğru buluyorlardı? Sıfat ’sızlar bu durumdan memnun muydu? Genellikle mavi yaka beyaz yakaya sıfatlı hitap eder, beyaz yaka da unvana göre sıfatlı hitap eder gibi basit bir sınıflandırma yapılabilir. Aslında günlük hayatta egosunu tatmin edemeyenlerin Bey ve Hanım olunca, iş hayatında buldukları ile bunaması söz konusu olabilir diye düşünüyorum.
Peki, insanları bu şekilde sınıflandırmak doğru mudur? Sırf pozisyonu diğerinden daha yukarıda diye bir kişi diğerine böyle seslenme yetkisine sahip midir? Bir işletmenin tüm yöneticileri Bey ve Hanımlardan oluşurken, diğer çalışanlar Ali ve Veli’ler den mi ibarettir?
Geçtiğimiz yıllarda özel bir üniversitedeki bir hocamın yanına gittiğimde kapısında adının önünde unvanının olmadığını görmüştüm. İnanılmaz şaşırdım ve diğer odalara baktım. Sadece isimler yazıyordu. Kimse profesörlüğünün arkasına gizlenme çabası içerisinde değildi. Ne güzel… Şirkete döndüğümde ise yine üzücü tablo ile karşılaştım, Bey’ler ve Hanım’lardan oluşan elit bir kesim, yönettikleri çalışanlarına seslenirken veya yazışırken sıfat kullanma ihtiyacı hissetmiyorlardı. Ve maalesef bundan rahatsız olan yüzlerce çalışan ve daha da kötüsü bunun farkına varamayan, varmak istemeyen elitler. Bana bağlı veya birlikte çalıştığım tüm arkadaşlarıma topluluk içerisinde ve toplu yazışmalarda her zaman Bey ve Hanım şeklinde hitap ettim yıllarca. Samimiyetin miktarına göre ise baş başa kaldığımız zamanlarda ise adları ile seslendim ve hep ilave ettim ne olur bana adım ile seslen sıfata gerek yok diye…
Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız karşınızdakine öyle davranmalısınız. Bey’ler ve Hanım’lar, pozisyona bağlı unvanlar, işletme jargonları gelip geçici sıfatlardır ama mütevazi olmak, insani olmak, insancıllık üzerine yapışır insanın ve insanı bırakmaz. Bey veya Hanım olmak için bir şirkette pozisyona ihtiyaç duyanlardansanız, pozisyon elden gittikten sonra çıplak ve yalnız kalacaklardansınızdır.